BALKAN YARIMADASI - BİR DEĞERLENDİRME
15. Yy. ın bilinen dünyanın merkezi olan Mediteran (bizim Akdeniz dediğimiz) kapalı denizin üç büyük yarım adasından biridir. İber ve Apenin yarımadasına nazaran Balkan Yarımadası dağlarla kaplı ve karmaşık bir etnografyaya sahip .Yarımadanın tarih boyunca ismine bakarsak bizim açımızdan üç isim kullanılmıştır;
1- Rumeli-Roma toprakları demektir. Türkçeye telaffuz açısından Rumeli olarak çevrilmiştir. Fakat bu olgu Balkanlar'a has bir olgu değil. Selçuklular da Anadolu'da bulunan Bizans topraklarına Rumeli derdiler Osmanlılar bu geleneği devam ettirdi ve 1350'lerde Süleyman Bey komutasında öncü birlikler Gelibolu'dan geçerek Trakya'dan balkanlara ulaştılar.100 yıl içinde sistematik olarak Balkan yarımadasını fethettiler.Burada ilginç bir nokta var , vurgulamadan geçemeyeceğim Gostivar dâhil Balkanların gövdesinde ezan sesi okunurken Konstantinopolis'te hala kilise çan sesleri hâkimdi,diğer bir ifade ili İstanbul'dan en az 80 yıl önce ezan sesi Balkan semalarında duyuluyordu.
16. yy' da Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1. Viyana kuşatması sırasında yarımada tamamen Osmanlı hâkimiyeti altında idi.Bu bölgelerde Pax Ottomanica veya Osmanlı barışı kesintilere rağmen bütün adada 400 yıl sürdü, bizim Makedonya - Kosova bölgesinde tam 523 yıl sürdü.
19.yy. sonra Batı devletleri , özellikle Rusya'nın kışkırtması neticesinde, Fransız devriminin ve Napolyon savaşlarının getirdiği milliyetçi akımlar boy gösterdi ve bu doğrultuda Romanya Bulgaristan ve Sırbistan ve Karadağ bağımsızlığını ilan etti, Slovenya Hırvatistan ve Bosna toprakları Avusturya - Macaristan topraklarına ilhak edildi(Anschlus). 1876 Berlin kongresi bu durumu teyit etti.
·
2-Yarımadanın
Balkan ismi Alman nüfuzunun bu topraklara yayılması ile ortaya çıktı ve 19.yy başlangıcında isminde bir Alman etnograf ve geograf Bulgaristan'ın
ortasında Sofya üstünde bulunan Stara Planina dedikleri sıra dağın Türkçe ismi
olan Balkan bütün yarım adaya uygun
görüldü ve esasta 505.000 km2'yi Balkan Yarımadası olarak adlandırdı. Sırf natürel-
doğa coğrafyası açısından bakar isek yarımada
güneyde Yunanistan adaları Akdeniz, Ege Denizi doğuda Trakya Ege denizi
Gelibolu(Dardanel) geçidi Marmara denizi, Boğazlar, Karadeniz ile sınırdır. Batıda
İyon ve Akdeniz in uzantısı Adriyatik Denizi ile sınırlıdır.Kuzeyde ise Karadenize
dökülen Tuna havzası ile başlayarak Belgra' a kadar Tuna boyu , oradan Sava
Nehri nin Tuna ya birleşmesi noktasından kuzey batıya doğru Sava'nın tüm akımı
yukarıda Kupa Nehrinin birleşmesi ile Soça Nehrinin birleşme ve akımıyla Balkan
yarımadasının kuzey sınırları çizilmiştir. İste bu bölge
·
Fakat 20.yy da
önemli husus bu bölgelerin göç veren bölgeleri olmasıdır.3 şekilde bu göç
gerçekleşir,
1- İs gücü göçü. Türkiye'den,Yunanistan'dan ve eski Yugoslavya'dan yaklaşık 6.000.000
nüfus batinin gelişmiş ülkelerine , özellikle
Almanya'ya 20.yy 60lilarında giderek
çalışmaya başladı.
2- Yarımada Anadolu ile beraber devamlı beyin göçüne maruz kalmaktadır örneğin;
Bosna'dan mucit Tesla, Vevcani'nin üstünden Arnavutluktan gelen mucit Pupin,
Türk kalp cerrahi Mehmet Öz vs.
3-İç savaşlar neticesi, etnik veya dini göç en son yaşanılan Bosna savaşı
örneği ve Türkiye'ye Müslümanların göçü.
Ekonomi acısından
bakılırsa Balkanlarda şu yer altı kaynakları mevcuttur: Linyit, kömür,doğalgaz,boksit,altın,bakır,
nikel, bor.
Sanayi bakımından bakıldığında : dokumacılık, gıda ve şarap üretimi, tarımsal
motorlar ve öteki makineler, kimyasal maddeler, gemi yapımı ağır basmaktadır.
Tarım acısından: Mısır, buğday , arpa, çavdar ,pamuk, tütün ,kendir ,keten,
meyve ve alt kısımlarda narenciye gelişmiştir. Burada hayvancılığı önemle
vurgulamak gerekiyor.
İhracat: Sebze, meyve, şarap, tütün, pamuk, dokumalar, makine, hayvan .
İthalat bakımından: Petrol, demir, makine, biçerdöver, traktör, ulaşım araçları, elektronik mini malzemeler, savaş araç gereçleri.
3-) 19. Yy in yarınlarına doğru başka bir Alman geograf-etnograf o donemin en güçlü hükümdarlarından Prusya?nın başbakanlarından Bismark'ın Alman ırkinin "Dracht Nacht Osten" yani Almanların doğuya çıkısının ilkesi doğrultusunda bu yarımadayı Güneydoğu Avrupa olarak adlandırmaktadır (SüdOsten European). Ne hazindir ki bugün Nato'da ki en büyük müttefikimiz ABD bu terimi kullanmaktadır. Daha bir ay önce bizim yetkililerimizden biri hiç tepki göstermeksizin Güneydoğu Avrupa bakanları toplantısına katildi. Anlayan ne demek istediğimi anlamıştır. Edirne'de Selimiye Camiinin arkasında , İstanbul Üniversitesine bağlı büyük bir bina var, şu an ne faaliyet gösterir onu bilemem, üstünde Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Merkezi yazmaktadır. Simdi biraz önceki cümlemde ne anlatmak istediğimi herkes daha iyi anlamıştır.
Balkan ittifakı kavramını ilk kullanan isminde bir Rus diplomattır. 19.yy' in baslarında kullanmıştır. Bu kavramı 19.yy in ortasında Sırp Prensi Milan Obrenivic tekrarlar ve somut içerik önerir. Mart 1912'de Sofya ve Belgrat arası imzalanan savaş anlaşması bu ittifakın hayata geçirilmesi demekti. İşin özü Rusya?nın tam desteğini arkasına alarak Balkanlar'da Osmanlı hakimiyetine son vermek, Müslüman unsurunu Asya'ya göndermek Slav devletini kurmak. Dolayısıyla ayı simgesi olan devletin sıcak denizlere(Akdeniz'e) inmesidir. Tabi buna Fransa, İngiltere ve Almanya devletleri müsaade etmez, o yüzden ikinci Balkan savasında Yunanistan Rodoplar'in alt kısmını kapatır, İngilizler ise 1913 Londra Konferansında Arnavutluğun bağımsızlığını ilan etmesinde ısrar ediyorlar.
Simdi gelelim Balkan Savaşlarına. 1911'de Osmanlı İtalya ile Libya - Trablusgarp ve 12 Adalar savaşını yürütmektedir. Çünkü Osmanlının en iyi kadroları ve 750.000'e yaklaşan ordu sayisinin yarısı oralara sevk edildi.Bu yüzden Balkan İttifakı Devletleri bunu bir fırsat bildiler ve asıl amaçlarına ulaşmak için ordularını seferber ettiler. Kurnazca ilk önce Karadağ prensliği Osmanlı?ya 8 Ekim 1912'de savaş ilan eder. Maksat, Osmanlının Rumelide'ki yaklaşık 337.000 askerinin yukarıya İşkodra ve Sancak savunma hattına çekmek, Sırpları ve Bulgarları arkadan Osmanlıya öldurucu darbeyi indirmeleri. 1912'de 1.Balkan Savaşında iki cephe var. Biri Bati cephesi ki bunun en önemli hatlarında üç muharebe olur (Kumanova, Babuna Dağı ve Manastır önündeki Pirlepe ovası muharebesidir.) Doğu cephesi ise Doğu Trakya'da Edirne civarında Kırık kilise muharebesidir.Her ne kadar Hıristiyan ahalisini kurtarma bahanesi olsa bile 1. Balkan savaşının amacı Sırbistan ile Bulgaristan arasında Osmanlı topraklarının (Makedonya) bölünmesidir. Bu arada Yunanistan ordusu da Mora yarim adasından ilerleyerek Epir, Makedonya ve Selanik'e girer. Arnavutluk bağımsızlığını ilan eder böylece Balkanlardaki 523 yıllık Osmanlı hakimiyetine son verilir. En çarpıcı nokta şudur ki Bulgar orduları Çatalca'ya kadar varmıştır.1. Balkan Savası'nın hemen akabinde, sırtlanlar birbirine girer ve Haziran 1913'te Bulgaristan Sırbistan'a ve Yunanistan'a saldırır, çünkü toprak paylaşımından memnun değildir .Üsküp ve Manastır Sırpların elindedir, Selanik ve Bati Trakya Yunanistan'ın elindedir. Dolayısıyla Bulgarlar Makedonya'dan hiç bir şey elde edemezler.Bregalnica Nehri savaşında Bulgar orduları yenilmektedir ve Rodop'lara çekilmek zorunda kalmışlardır. Sırp ve Yunan orduları Makedonya ve Bati Trakya'yı paylaşırlar.Bu arada pusuda bekleyen Romanya ordusu Tuna'yı geçerek Sofya yakınlarına ulaşır. Osmanlı?da Mahmut Şevket Pasa mağlup olduğu için devrilir yerine saray damadı Enver Pasa geçer ve sırtlanların kavgasını fırsat bilerek atağa geçer ve Edirne fatihi olur .Enez-Kapıkule hattı yani bugünkü T.C. hudutları o donem çizilmiştir.Edirne tekrar elimizdedir. Netice itibari ile Balkan Savaşları 1. Dünya Savasının bir on sözüdür ve ileride yani 1914'te İttifak ve İtilaf devletleri arasında yürütülecek Dünya savaşı aslında küçük bir provasını Balkanlarda yaşadı. Bunun neticesinde bir acı gerçektir ki yaklaşık birkaç milyon ağırlıkla Müslüman nüfus sokaklara düştü. İstanbul adeta bir sığınma merkezine dönüştü. Bu göç bitmez , bu göç hala devam ediyor.1925-26'da büyük bir anlaşma var Atatürk ile Yunan Başbakanı Venizelos arasında mübadele denen olgu söz konusudur. 1.500.000 Rum Anadolu'nun Ege kıyılarından Yunanistan'a sevk edilir 500.000 Türk Türkiye'ye sevk edilir. 1934'te Atina'da Yugoslavya ,Yunanistan ,Türkiye ve Romanya dış isleri bakanları seviyesinde bir Balkan Antlaşmasını imzalıyorlar. Maksat değişen dünya konjöktüründe ve yükselen faşist akımlarına karşı set oluşturmak. Bu antlaşmanın pek bir gerçekliği yok Çünkü İtalya 1940'ta Arnavutluğu işgal ettiğinde ve Macarlar Romanya'ya,Almanya Yugoslavya'ya girdiğinde diğer üye ülkeler tepki göstermedi.
1953 yılında Ankara'da Yunanistan ,Yugoslavya ve Türkiye arasında bir Balkan Paktı imzalandı .Dışişleri bakanları ve Genelkurmay başkanları seviyesinde idi. 1948'de Yugoslavya'nın Sovyetlere rest çekmesi ile o donem FNRY yöneticisi olan Tito arayış içinde iken , Nato'nun Güney kanadındaki anahtar ülkeler Türkiye ve Yunanistan?la yakınlaşmaya gitti .Bu paktın amacı olası Sovyet Akdeniz çıkarmasına karşı bir tampon oluşturmak. Fakat hemen akabinde , ayni yılda Stalin'in vefatı ile ve ılımlı Kruscev'in Sovyet Politbürosunun başına geçmesi ile 1955'te Belgrat'ta Yugoslavya ve Sovyetler arası ilişkiler normalleşme surecine girince (Deklarasyon imzalandı) 1953 Paktı geçerliliğini yitirdi. 1990'da Almanya'nın nüfuzu tekrar Avrupa'da tekrar baş gösterdi Gorbaçov Sovyetleri dağıttı ve Balkanlar'a kanlı çözümlemeler başladı.
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |
---|---|---|---|---|---|
Altın | Dolar | Euro | Bist |
---|---|---|---|
4.193,50 | 39,2259 | 44,7102 | 9.446,75 |