İstanbul'un Fethi'nin 565'inci yıldönümünü Kutlu olsun.
29 Mayıs 1453 - 29 Mayıs 2018 Kutlu olsun:
Gostivarlılar Derneği
Yönetim Kurulu Adına
Başkan Orhan Sipahi
Doğrusu;
Bayezid Han, İstanbulda yaptırdığı caminin açılışında hazır bulundu. Zenbilli Ali Efendinin kardeşi, meşhur âlim ve vâiz Muhyiddin Mehmed Çelebiye vaaz ettirdi. Padişah, camide ilk namaz kıldıracak olan kimsenin, büluğ çağından bugüne, bir defa ikindi namazının sünnetini terk etmemiş bir kimse olmasını arz ediyordu. Cemaate ilan edilince kimse çıkmadı. Padişah mecbur kalıp; Elhamdülillah, müddet-i ömrümüzde hiçbir ikindi vaktinin sünnetini kaçırmadık diyerek bizzat imamete geçti. Yine Bayezid Camiinin açılışında Hacı Bayram-ı Velînin yoluna mensup ilim, edeb ve vekar sahibi olan Baba Yusuf Sivrihisarî, namazdan sonra kürsüye çıkıp öyle tesirli bir vaaz yaptı ki, Padişah ve camide bulunan cemaat ağlamaya başladılar. Ağlamalarıyla cami inledi. Caminin açılışını seyretmek için gelip dışarıda bekleyen Hristiyanlardan üçü, bu hal den çok etkilenerek derhal camiye girip Baba Yusuf Sivirhisarînin huzurunda Müslüman oldular. Bu hadiseyi gören Sultan II. Bayezid Han, yaptırdığı caminin ilk açılışında böyle bir hadisenin vuku bulmasından dolayı çok sevinip memnun oldu. Müslüman olan 3 Hristiyana pek çok mal ve para hediye etti.
İnternet Bilgisi;
Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u fethettikten sonra , ilk cuma
namazını Ayasofya'da kılmak için kilisenin derhal camiye çevrilmesini emretmiş,
ordudaki ustalar kısa sürede Ayasofya Kilisesi'ni, Büyük Fetih Camii'ne
çevirmişler ve cuma namazına hazırlamışlar. Cemaat toplanmış Fatih Sultan
Mehmed etrafındakiler:
- Aranızda ikindi namazının sünnetini hiç kaçırmayan var mı? diye sormuş.
- Eğer kaçırmayan varsa bütün cemaatin başına o geçecek ve imamlığı o
yapacak, demiş. Herkes büyüklere bakmaya başlamış. Fatih Sultan Mehmed'in orada
bulunan lalası da diğer alimlere ve en son da Akşamseddin'e bakmış. Ama herkes
başını yere eğmiş. Akşamseddin bile başını yere eğmiş ve:
- Bir keresinde evime misafir geldi. Misafirleri kıramadığım ve çok
meşgul olduğum için ikindi vakti keraate girdi. Hayatımda sadece bir kez ikindi
namazının sünnetini kılamadım, demiş. Akşemseddin'in bu sözü üzerine Fatih
Sultan Mehmed:
- Ben hayatımda hiç ikindi namazının farzını ya da sünnetini kaçırmadım,
demiş. Bunun için de oradaki heyet tarafından İstanbul'un fethinden sonra
Ayasofya'da kılınacak ilk cuma namazına imamlık yapmaya Fatih Sultan Mehmed
layık görülmüş.
Yani hem padişah olduğu için hem de kadar savaşın arasında ikindi
namazının sünnetini kaçırmadığı için imamlığa geçmiş.
Fatih Sultan Mehmed imamlığa geçtikten sonra namaza başlamak için tekbir
getirir ama hemen sonra durmuş ve sağına soluna selam vererek namazını bozar.
Sonra tekrar tekbir getirmiş ve tekrar durur sağa sola selam vererek namazını
bozar. Üçüncüsünde de tekbir getirdikten sonra ellerini bağlar ve ilk cuma
namazını kıldırmaya başlar. Cemaatten bazıları: "Padişah büyük kibre girdi
o kibrinden dolayı namazı başlatamadı" diye düşünmüşler. Namaz kılındıktan
sonra Fatih Sultan Mehmed'e namazı nenden üç kere bozduğunu sormuşlar o da:
- İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kabe görünsün, yani
biz Kabe'nin önünde namaz kılalım. Bu niyetle birinci tekbiri getirdim fakat
Kabe görünmedi. İkincisinde de tekbir getirdim Kabe görünmedi. Fakat
üçüncüsünde tekbir getirdim ve Kabe gözümün önünde belirdi, demiş. Bunun
sebebini de Akşemseddin Hazretleri'ne sormuşlar o da bu hadiseyi şöyle
anlatmış. Demiş ki:
- Padişahımız üç defa tekbir getirdi. Birinci tekbirde baktım ki,
Ayasofya'nın yönü kıbleye bakmıyor. İçimden "İnşallah bir yanlış yapmayız"
dedim. İkinci kez tekbir getirdi, tekrar namazı bozdu, namazı bozduğu için
sevindim. Üçüncü tekbirde yine içimden: "İnşallah namazını bozar"
dedim. Fakat o an bana manevi alemde cemaatin en arka safı gösterildi. En arka
safta, bir kişilik yerin eksik olduğunu gördüm. Bir an baktım ki Hızır
Aleyhisselam, o bir kişilik yere doğru saf tutmak için gelirken terler direğe
parmağını soktu ve Ayasofya'nın yönünü kıbleye doğru çevirdi. Ondan sonrada bir
kişilik yerin eksik olduğu o safa geçti ve namaza durdu. Böylece padişah üçüncü
kez tekbir getirdikten sonra Kabe'yi tam karşısında gördü, bir daha selam
vermedi ve böylece İstanbul'un fethetinden sonraki ilk cuma namazını kıldırdı.
Her ne kadar efsane gözüyle bakılsa da bugün Akşemseddin Hazretlerinin İslam aleminde saygınlığı sonsuzdur. O dönemde yapılan kiliselerinde Kudüs'e çevrildiği de bilinir. Yani Kabe ile arasında fazla fark yoktur. Ayrıca bugün Ayasofya'ya giden herkesin gördüğü ve baş parmağını sokarak tam tur atmaya çalıştırdıkları bir taş vardır ki rivayette ki Hzır Aleyissselam'ın buraya parmağını sokarak kıbleye çevirdiği taştır. Bir başka ayrıntıda bu taş caminin çıkışına yakın, yani son saflara yakın olması başka bir bakış açısı yaratabilir...
Rabbim hepimize Ayasofya'da namaz kılmayı tekrar tekrar nasip etsin.
Rıdvan Bey'in Gönderdiği Bilgidir;
Fetihten daha birkaç ay önce Bizans İmparatoru ölmüş, yerine Onbirinci Kostantin geçmişti. Bizans İmparatorluğu; Silivri ve Vize gibi birkaç kasaba ile, İstanbuldan ibâret kalmıştı.
Sultan Mehmed Hân şöyle buyurdu: Ya, biz Bizansı alırız, ya Bizans bizi! 857 (m. 1453) yılı Rebîul-evvel ayı sonlarında (Nisan başlarında) İstanbul önlerinde karargâh kuran Sultan Mehmet Hânın ordusu, birkaç gün içerisinde hazırlıklarını yapıp taarruza geçti. Pâdişâh Sultan Mehmed Hân, bütün evliyâ ve ulemâyı yanına davet etti. Her hareketinde onlarla istişâre ediyor, ondan sonra karar veriyordu. Pâdişâhın en yakınında; Hâcı Bayram-ı Velînin halîfelerinden Akşemseddîn hazretleri ve Akbıyık Dede ile birlikte, ulemâdan Molla Gürânî ve Molla Hüsrevden başka, daha birçok mübârek kimse hazır bulunuyordu. Savaş başladı. Bütün kalbler, bütün gönüller, Allahü teâlânın rızâsı için heyecana gark oldu. Resûl-i ekremin ( aleyhisselâm ) dokuzyüz sene önceki müjdesine mazhar olmak iştiyâkıyla, bir daha, bir daha hücum edildi. Asker, kumandan sultan, âlim, evliyâ, kimse bıkmak bilmiyordu. Gönüllerinde tek düşünce; Ya biz Bizansı alırız, ya Bizans bizi! diyorlardı. Gemiler dağlardan Allah Allah sadâlarıyla yürütüldü. En büyük toplar, en yeni silâhlar, havanlar kullanıldı. Yer altından lağımlar kazıldı. Surlarda gedikler açıldı. Duâlar edildi. Bütün sebeplere yapışıldı. Gönüller bir ân önce Bizansa girmek, Ayasofyada ezan okuyup namaz kılmak ateşiyle yanıyordu. Çâre yok, imkân yok, Bizans alınamadı. Firenk kralları bir olup, gemiyle Bizansa yardım yolladılar. Bizanslılar yardımdan kuvvet alıp, kiliseleri yıkarak, taşları ile kaleleri tamir ettiler. Sultan Mehmet Hân çok üzüldü. Acaba müminlerin kanlarını boşa mı akıttım diye düşündü. Çevresinden bazı kimseler; Bir garîb dervişin sözüne bakıp, bunca iş işledin dediler. Sultan Mehmed Hân, hocası Akşemseddîn hazretlerine danışmış, o da; Kostantiniyyeyi evvelâ Sultan Muhammed Hân fetheyler buyurmuştu. Sultan Mehmed Hân, işte bu yüzden Bizansın fethinde bu kadar ısrarlıydı. Pâdişâh, çevresindekileri yatıştırmak için, veziri Veliyyüddîn oğlu Ahmed Paşayı gönderip; Şeyhe arzet bakalım, kalenin fethi ve düşmanın yenilmesi mümkün müdür? dedi. Akşemseddîn ( radıyallahü anh ) Ümmet-i Muhammedden bu kadar müslüman, bu kadar gâzî, bir kâfir kalasına yöneldi. İnşâallah fetholur diye cevap verip, fazla açıklamadı. Sultan Mehmed Hân, tekrar haber gönderip, zamânını bildirmesini arzu etti. Akşemseddîn hazretleri, murâkabeden sonra; İşbu senenin Cemâzil-evvel ayının yirminci (29 Mayıs) günü seher vaktinde, falan taraftan taarruz etsinler! Ol gün İnşâallah feth ola!... Kostantiniyye, ezan sadâları ile dola dedi. Gidip Sultan Mehmed Hâna haber verdiler. Sultan, memnun ve mesrûr olup, yeni bir şevkle düşmana hücum etti. Plânlarını vadedilen güne göre yaptı. Kimseye birşey hissettirmedi. Küffâra yeniden haber gönderip; Ya müslüman olun kardeş olalım veya teslim olun haraç alalım dedi. O gün geldi. Gecesinde bütün mücâhidler gusl abdesti aldılar. Sabahlara kadar namaz kılıp duâlar ettiler. Sultan Mehmed Hân da sabaha kadar namaz kılıp gözyaşı döktü. Duâ edip niyazda bulundu. Seher vakti ezan seslerini müteakip, sabah namazını eda ettiler. Hazırlıklarını tamamladılar. Sultan son defa orduyu teftiş edip, onları harbe teşvik etti. Onlara; Şimdi parlak bir cihâd için birbirinizi teşvik ediniz, zafer için üç şart esastır. Niyetinizi hâlis edip, emirlere itaat ediniz. Yanî tam bir sükûnet ve intizâm ile verilen emirleri tam olarak icra edip, icra ettiriniz. Îmânınızın verdiği galeyan ile muharebeye koşunuz. Bu işte liyâkatinizi ortaya koyunuz. Zillet geride, Şehâdet ileridedir. Bana gelince, sizin başınızda döğüşeceğime yemîn ederim. Herkesin ne sûretle hareket ettiğini bizzat takib eyleyeceğim deyip, hücum emrinin boru ile birlikte başlayacağını bildirdi. Emîr verilip, cenk borusu çalındı. Allahü teâlânın rızâsı için cihâda niyet etmiş olan mücâhidler: Ya Cennet, ya İstanbul diyorlar, iki yerden başka bir makama gitmek istemiyorlardı. Allah! Allah! sadâları ile, Fetih sûresi okunarak; kösler, davullar çalınarak hücum başladı. Pâdişâh heyecandan yerinde duramıyor, fethin bir ân önce gerçekleşmesini arzu ediyordu. Herkes şehîd olmak için adetâ yarış ediyordu. Allah! Allah! sesleri cenk naraları ortalığı dolduruyordu. Yeni keşfedilen balyemez toplarının her gürleyişi, kalenin bir burcunu götürüyor, köhne Bizansı yerinden oynatıyordu. Ancak fetih bir türlü müyesser olmadı. Sultan Mehmet Hân yerinde duramıyordu. Akşemseddîn hazretlerini davet etti. Gidenler, çadırına girmeye cesâret edemediler. Çünkü o mübârek zât, rahatsız edilmemesini emir buyurmuştu. Sultan Mehmed Hân, bizzat kendisi gitti. Çadır sıkısıkıya kapatılmıştı. Çadırın bir kenarından baktı. Çadırın içinde hiçbir şey yoktu. Akşemseddîn ( radıyallahü anh ) kuru toprak üzerinde diz çökmüş, ellerini açmış Allahü teâlâya yalvarıyor, zamanın sahibini, en büyük evliyâsını imdâda göndermesini arzuluyordu. Sultan Mehmed
Şehr-i İstanbul
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |
---|---|---|---|---|---|
Altın | Dolar | Euro | Bist |
---|---|---|---|
4.257,10 | 39,3158 | 45,4051 | 9.614,75 |