Türkiye Geneli; 27 Ekim 2017 Cuma Hutbesi;Cumanız Mübarek Olsun, Hayırlı Cumalar;
Bu Hafta Cuma Hutbesi; Şükreden Bir Kul Olabilmek
Cumanız Mübarek Olsun
Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s) zaman zaman geceleri
kalkar ve ibadet ederdi. Uzunca bir süre huşu
içerisinde kıyamda dururdu. Gözyaşları eşliğinde
secdeye kapanırdı. Gönülden Allah'a yakarışta
bulunurdu. Onun bu haline gıptayla şahit olan Hz.
Aişe validemiz, "Yâ Resûlallah! Rabbin geçmiş ve
gelecek bütün günahlarını bağışladığı hâlde niçin bu
kadar ibadet ediyorsun?" diye sordu. Allah Resûlü
(s.a.s), değerli eşinin bu sorusuna nice anlam ve
ibretlerle dolu şu cevabı verdi: "Allah'a şükreden
bir kul olmayayım mı Ey Aişe?"1
Aziz Müminler!
Bizler, bu fâni dünyada birer misafir olarak
bulunuyoruz. Gözümüzü çevirdiğimiz her yerde
Allah'ın nimetlerini görüyoruz. Her lokmada O'nun
ikramlarını tadıyoruz. Her nefeste O'nun bize
bağışladığı hayatı yaşıyoruz. Biliyoruz ki bütün
bunlar bizim içindir.
Bir an için duralım ve birkaç saat içinde sahip
olduğumuz nimetleri şöyle bir hatırlayalım. O
nimetlerin her biri ile nasıl buluştuğumuzun
muhasebesini yapalım. O nimet, toprağın
derinliklerinden çıkan bir ağacın meyvesi ise, Allah
onu çeşitli aşamalardan geçirerek bizim için
hazırlamıştır. Eğer o, bir damla su ise, Allah onu
okyanuslardan bulutlara çıkarmış, bulutlardan
yeryüzüne bizim için indirmiştir. Eğer o bir ışık ise,
Allah onu uzayın derinliklerindeki güneş yoluyla
bize göndermiştir.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimizin bu ikramlarını gördükten
sonra, bir bakalım, bütün benliğimizi kaplayan o
şükran duygusu bizi nerelere götürecek! İşte o
zaman Rabbimizin bize bağışladığı bunca nimet
arasında şükretmenin ayrı bir yeri olduğunu
göreceğiz. Onun içindir ki, Yüce Rabbimiz, "Kim
şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Kim de
nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan
sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır." 2 buyuruyor.
Aziz Kardeşlerim!
Şükür, Allah'ın emaneten verdiği nimetlerin
kadrini bilmektir. Şükür, arzu ve isteklerin, hırs ve
tamahın esiri olmaktan kendimizi koruyabilmektir.
Şükür, yaratılış gaye ve hikmeti doğrultusunda
yaşamanın bir göstergesidir. Şükür, yapılan iyiliğe
kör ve sağır kesilmemektir. Sadece varlığın
kıymetini bilmek değil, yokluğa da sabredebilmektir
şükür. "Hani Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Eğer
şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.
Nankörlük ederseniz gerçekten azabım çok
çetindir." 3 âyetinin bilinciyle şükür, her durumda
Allah'ın gazabından rahmetine sığınmaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Şükretmek sadece dille "Elhamdülillah, Ya
Rabbi şükür" demek değildir. Asıl şükür, her nimeti,
Allah'ın razı olacağı şekilde değerlendirmektir.
Aldığımız her nefesin, hayatımızın, aklımızın,
sağlığımızın, bütün imkânlarımızın kendine has bir
şükrü vardır.
Mükerrem bir insan olarak yaratılmış
olmamızın şükrü imandır. Kalbimizin şükrü, kin,
nefret gibi kötü duygulardan uzak durmaktır.
Zihnimizin şükrü Allah'ın yüceliğini tefekkür ve
tezekkürdür. Dilimizin şükrü, Allah'ı zikirdir.
Bedenimizin şükrü, her daim Allah rızası
doğrultusunda yaşamak ve ibadetlerimizi eda
etmektir. Malımızın şükrü, sadaka ve zekât vererek
ihtiyaç sahiplerine infakta bulunmaktır. İlmimizin
şükrü, öğrenci yetiştirerek, ardımızda kalıcı eserler
bırakarak insanlığa faydalı olmaktır.
Aziz Müminler!
Her birimiz, bize yapılan küçük bir iyilik
karşısında dahi teşekkür etme gereği hissederiz. Peki
bunca nimeti bizlere ikram eden Rabbimize karşı
şükürden uzak kalmamız düşünülebilir mi? Bu
nimetleri görmezden gelmek, kulluk bilinci ve
mümin ahlakı ile bağdaşır mı? Elbette ki bağdaşmaz.
Öyleyse kardeşlerim! Zihnimizi, kalbimizi,
dilimizi, bedenimizi şükür nimetinden mahrum
bırakmayalım. Ömrümüz, şükrümüzle bereketlensin.
Şükrümüz, nimetlerimizin artmasına vesile olsun.
Hamdimiz, bizleri Rabbimize yakınlaştırsın ve
yüceltsin.
Hutbemizi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in
sıkça yaptığı bir dua ile bitirelim: "Allah'ım! Seni
anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en
güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım
eyle!" 4
1 Müslim, Sıfâtü'l-münâfikîn, 81; İbn Hıbban, Sahih, II, 36.
2 Lokmân, 31/12.
3
İbrâhîm, 14/7.
4 Ebû Dâvûd, Vitir 26.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü