Değerli okurlarımız; bu günkü yazımızda bu mübarek Ramazan gününde sizlere biraz da eski Rumeli Fıkralarına değineceğim.Eskiden Ramazanda iftardan sonra özellikle İstanbul'da çeşitli eğlencelerin ve Karagöz oyunlarının özellikle Direklerarasında yapıldığını elbette bilmektesiniz. Bundan birkaç ay önce Değerli Dostum ,sınıf arkadaşım ve OHRİ'de Ortaokulu beraber bitirdiğim, 19. cu dönem İzmir Milletvekili Sn. Kemal VATAN, beni arayarak, Rumeli- Balkan Fıkraları adlı bir kitap yayınlamayı düşündüğünü ve benim de OHRİ ile ilgili Fıkra göndermemi rica etti. Nihayet ben dahil birçok eski dostumuzun kendisine gönderdiği bu fıkralar 300 ü bulunca bu kitap iki ay önce RUMELİ-BALKAN FIKRALARIMIZ VE İLGİNÇ ÖYKÜLERİMİZ adıyla yayınlandı. Bu kitaptaki Fıkralar yayınlanırken, ayrıca Fıkra ya da Öykünün kimden alındığı da belirtilmiştir. Benim size aktaracağım beş adet öykü fıkra olmayıp gerçek payı vardır. Bu olayların hepsi Ohri'de geçmektedir.
1- Kahramanımız (İsmini bilmekteyim) 1930 lu yılların sonunda İkinci Cihan Savaşından önce Almanya'ya Berlin'e gitmiş. O tarihlerde Yurt dışına gitmek hayli zor, Otobüs yok , seyahatler Buharlı Trenlerle yapılmaktadır. Berlin'de iki ay kadar kalan kahramanımız, Ohri'ye dönüşte iki aylık bu seyahatini 6 ay süreyle ballandırarak anlatmıştır. Tam o sırada İkinci Dünya Savaşı patlak veriyor. Alman uçakları yaptıkları bazı taarruzlarını OHRİ üzerinden uçarak gerçekleştirmektedir. Anılan tarihte şimdiki teknoloji yok ve radarsız uçan bu küçük uçaklar alçaktan uçarak hedeflerine görerek taarruz etmekteydiler. Bu hava taarruzlarında OHRİ hedef olmamakla birlikte , iki uçak yanlışlıkla Ohri üzerinde bomba düşürmüşlerdir. Bu bombalardan biri kahramanımızın evinin hemen yanında müşterek bahçe duvarı bulunan Makedon komşusunun bahçesine düşüyor. Ancak bu bombanın patlaması sonucunda bu bahçe duvarı yıkılmış ve bomba Makedon komşusunun bahçesine düştüğü için onun evinde daha büyük bir hasar meydana gelmiş , ancak sonuçta bir yaralanma ya da can kaybı olmamıştır. Elbette eş dost kendisine geçmiş olsun ziyaretine girmiş. Kendisine geçmiş olsun diyenlere, "ABE NE SANARSINIZ BRE, SİZ SANARSINIZ Kİ OLMİŞTIR RAZGELE A. YOK BE OLE DELDIR, AÇAN GÖRDÜM Kİ O PUSTO TARAYE ALÇALARAK YAVAŞ YAVAŞ BİZE DOĞRU GELIR ,AÇAN NE GÖRİM, PİLOT BERLİNDEN ARKADAŞIM ANS DEĞİL Mİ. BAGIRDIM ABE ANS BENİYIM VE İŞARET ETTIM , O DA BUMBAYİ BENIM BAHÇEME DEĞİL KOMŞİNIN BAHÇESINE ATTİ" Nur içerisinde yatsın.
2- Ohri'de çok güçlü ve kuvvetli bir hammal vardı. İri yarı ve uzun boylu elleri pençe gibi, 100 okkalık bir çuvalı tuttuğu gibi elleriyle kaldırırdı. Çok da iştahlıydı.Çocukluğumda ben kendisini görmüştüm. Kahramanımız bir sabah Ohri Çarşısında Yürürken kendisine seslenen biri " ABE NAPARSIN NASILSIN " demiş. O da " BUGÜN YARAMAM BİR ŞEY (yani hastayım) demiş. "ABE NEYIN VAR " sorusuna ise şu cevabı veriyor. "ABE NE BİLİM,AÇAN KALKTIM SABAH OTURDUM KAHVALTİYA 40 PÜTÜLİTSAYI ZOR YEDİM .DEMEK Kİ BEN HASTAYIM. (Pütülitsa Hamur yoğrularak yapılan büyük bir lokma olup sıvı yağda kızartılarak yapılır)
3-Bu kahramanımız bekri biri olup yaşlı başlı bir adamdır. Ramazan hariç hemen hemen her gün Ohri'deki meşhur Çinaraltı kahvesinde tayfasıyla içki içmekte ve evine de geç gitmektedir. Evine geç saatlerde dönünce hanımı kendisine sorar "ABE ADAM SAAT KAÇTIR"
Saat gece yarısını geçmiş ve sat 002 dir, fakat kendisi bunu gizler ve "SAAT 12 DIR " diye cevap verir.Buna kızan eşi " ABE ADAM SENIN BAŞINA 12 BUMBA VURSUN " der. Bu böyle devam ederken bir gece eve geliş saatini doğru söyler ve saat bir diye cevap verir , eşi de "ABE SENIN BAŞINA BİR BUMBA VURSUN " demiş. Ertesi gün bunu içki masasında arkadaşlarına anlatırken, "HER GECE BAŞIMA ÇOK BUMBA YERDIM ARTIK DOGRİYİ SÖYLERIM VE HEM DAHA GEÇ GELIRIM EVE VE HEM DE DAHA ÇOK İÇEREK AZ BUMBAYI KAFAMA YERIM VE DAHA RAHAT UYURUM" demiş.
4-Çocukluğunda çok yaramaz biri olan bu kahramanımız,Oyun oynarken hem sağ gözünü bir bir taş atma sonucu kaybetmiş ve hem de sağ bacağını kırmış topal olmuş. Ancak tek gözü de görüyordu. Çok şakacı biriydi rahmetli. Eskiden Ohri'nin güney doğusunda çok sayıda Kiraz Bahçeleri vardı ve bu kirazlar da çok meşhurdu. Bir yaz günü yonca ekili bir kiraz ağacının altında bir Makedon sırt üstü yatmış ve bu serinlikte uyuyor. Tam oradan bu kahramanımız geçerken , kasıtlı olarak kiraz ağacının altında uyuyan kişinin karnına basarak geçmiş. Ne olduğunu anlamayan bu şahıs , birden bire hiddetlenerek , hiç de oralı olmadan geçen kahramanımıza kızarak "ABE KÖR MÜSÜN "demiş. Tek gözü kör olan bu kişi sadece kör olan sağ gözü görülecek şekilde dönerek ve de öbür gözünü de kapatarak; "PEKİ SEN KÖR MÜSÜN Kİ BENİM KÖR OLDUĞUMU GÖRMÜYORSUN" diye cevap vererek sanki hiç görmüyormuş gibi yoluna devam edince ; Makedon dostumuz kendisinden özür dileyerek , bunu fark edemediğini söylemiş.
5-Son öykümüz, yine çok yemek yiyen bir kişiye aittir. Bu şahıs iddia üzerine bir oturuşta 4 kg. ağırlığında çevirme bir kuzu yemiş. Bir gün kendisiyle yine bu konuda iddiaya girilmiş, ancak kuzu parçalanarak bir büyük tencereye konmuş ve tamamını yiyemeyeceği düşünülerek kuzu kaynatılmış ve bir miktar da patates konmuş. Oturmuş ve Tenceredeki kuzu ve patatesin tamamını yedikten sonra şöyle der. "ABE MIRE BEN SİZINLE BÜTÜN BİR KUZİÇE (küçük kuzu) İÇİN ANLAŞTIM O BÜTÜN KUZİÇE NERDE SÖZÜNÜZDE DURUN" demiş.
Ohri'de geçen çocukluk dönemimde tanıdığım bu espri dolu insanları rahmetle anıyorum. Ramazan Bayramınızı kutlar , sağlık ve mutlu günler dolu nice ramazanlar dilerim aziz okurlarımız.